Merhaba değerli İddaa Bülteni okurları. Biraz önce izlemiş olduğum bir videoda bahis şirketleri ve şike hakkında bazı yorumlar duydum. Bu yazıda bahis dünyasının nasıl otomatik bir şekilde çalıştığını, ve eğer futbolda hile yapılıyorsa bunun kimler tarafından yapılabileceğini dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışacağım.
Her ne kadar gerçekte kimsenin şike yaptığına rastlamış olmasam da çeşitli davalara konu olmuş ve ceza almış kulüp ve kişilerden yola çıkarak bazı şeyler söyleyebilirim. Öncelikle bahis şirketlerinin futbol ve diğer sporlara bakış açısı hakkında bazı şeyler söylemekte fayda var.
Bahis şirketleri ve şike
Öncelikle bahis şirketi dediğimizde küçük şirketlerden bahsetmediğimizi belirtmeliyiz. Bugün piyasada yer alan yabancı bahis siteleri çok sayıdadır. Bunlardan parmakla sayılacak kadarı dünya çapında çok büyük bir yer edinmişken yüzlercesi bir şekilde ayakta kalmaya çalışan ve bunun için gerçekten inanılmaz bir mücadele veren ve bırakın şike yaptırmayı kulüplerin ve futbolcuların büyük bir çoğunluğuyla teması bile olmayan, bütün oranları belirli oran sağlayıcılarından alan, ve bu yüzden bu oranları dramatik bir şekilde değiştirmesi mümkün olmayan organizasyonlardır.
Futbol bahislerinde oran sağlayıcılar bu yüzden tekil bir bahis şirketinin şike yapmasının neredeyse önüne geçmektedir. Bugün dünyada, kendi oranlarını, dış dünyadan tamamen bağımsız bir şekilde belirleyen hiçbir bahis sitesi yoktur. Zaten bu yapıldığında bütün diğer bahis siteleri bunu anında anlar ve konu hakkında hemen ilgili birimler tarafından soruşturma başlatılır. Her ne kadar bahis şirketlerinin oranları birbirlerinden farklı olsalar da bu fark hem bütün maçlar maçlara yansımaz hem de aralarındaki farklar çok yüksek değildir.
Spor bahisleri dünya çapında yüzlerce farklı organizasyonu içine alır. Bu da bahis şirketleri için oldukça yeterli bir rakamdır. Yani bir sezonda, örnek veriyorum Türkiye Birinci Ligi sıkıcılaşmış ve yeterince ilgi çekmemeye başlamışsa bu durum bahis şirketinin ilgilendirmez. Nasıl olsa bir yıl ya da iki yıl sonra başka ligler aynı sıkıntıya girecek ancak bu lig yeniden heyecan kazanacaktır. Yani zaten hemen her yıl dünyadaki liglerin belli bir kısmı oldukça sıkıcı geçer.
Organizasyonların sıkıcı hale gelmesi kime zarar verir?
Buradan yola çıkacak olursak spor organizasyonlarında şike, elinde ahlaksız bir güç tutan bir kurum varsa, düzeltme hafiflettirici mantığı ile işleyebilir. Örneğin hukukun ve adaletin olmadığı bir Muz Cumhuriyeti düşünelim. Bu Muz Cumhuriyeti’nde hukuk yerine ülkedeki bütün organizasyonlar belli bir güç odağının eline düşmüş olsun. Bu güç odağı, güçlü kalabilmek için organizasyonlardan çeşitli şekillerde kar etmeyi amaçlayabilir. Bunlar reklam, izlenme gelirleri, oyuncu transferlerinden alınan haksız paylar ve promosyon ürünlerinin satışları gibi sayısız alana yayılabilir.
Bu durumda bu Muz Cumhuriyeti’ni eline geçirmiş kitleler yarışların heyecanlı bir şekilde seyretmesi için çeşitli kümelenmeler yaratarak hem futbolcuları hem de hakemleri ahlak dışı yollardan ayartabilir ve gerçekten futbol da dahil bütün sporlarda şike gerçekleşebilir. Ancak hukukun ve adaletin etkili bir şekilde işlediği gelişmiş ülkelerde bu durum yaşanmaz ya da İtalya örneğinde olduğu gibi yaşandığında ortaya çıkar ve takım gözetmeksizin çok ağır cezalara mahkum edilir.
Bununla birlikte büyük organizasyonlar ilgiyi üzerlerine çekebilmek ve organizasyona yönelecek sermayeyi arttırmak için şike dışında farklı alternatifler de deneyebilirler.
Bana kalırsa futbol ve diğer organizasyonlarda en büyük şike ihtimali bireysel sporcuların aralarında anlaşarak yapmış oldukları şikelerdir. Ancak bunlar da şike yapacaklarını etraflarındaki insanlara söylemezler ve günün sonunda bir bahis severe bir arkadaşım şike yapacak bu maçın sonuçlarını satıyorum şeklinde bir durum gerçekleşmez. Yani daha önce şikeli maçları satan dolandırıcılar hakkında bir yazı yazdığım için bu konuya tekrar girip yazıyı uzatmak istemiyorum.
Sonuç olarak içinde bulunduğumuz gerçeklikte şike ve bunun gibi çeşitli kötülüklere yer olduğu aşikar. Bu nedenle bütün insanların hukukun güçlü olduğu ve hiçbir ideolojik yapının, hukukun ötesine geçemediği güçlü bir sistemi yaratmak için canla başla çalışması ve bunun yokluğunun hissedildiği durumlarda hukukun gücünün yerine geçmeye çalışan organizasyonların önünün kesilmesi için mücadele etmesi gerekir. Aksi taktirde sadece spor organizasyonları değil eğitim, kültür ve sanat gibi alanlarda da çağın çok gerisinde kalmak kaçınılmazdır.
Hepimize bol şans!
